Şiraz’da Hafız ile meşkten sonra neler yaptık, şimdi onları madde madde sayacağım. Nerelere gittik, kimlerle dans ettik, siz neleri görmelisiniz, buyurun şu kapıdan giriyoruz;

Dervaz-ul Kur’an: ‘Kur’an Kapısı’ denen bu yer doğu cihetinden Şiraz’ın giriş kapısıdır. Yazd şehrinden Şiraz’a gelirken bu kapıdan geçmiştik. Büyük düzlükleri geçtikten sonra 2 tepe çıkar karşınıza, bu iki tepe arasından giriş yaptığınızda bu kapı ile karşılaşırsınız. Onu geçtiğinizde Şiraz bütün ihtişamı ile önünüzde olur, doyumsuz bir tablo gibi. Her şehrin böyle bir giriş kapısı olmalıdır. Her şehrin giriş kapısının ardında böyle bir şehir manzarası olmalıdır. Ve çölden gelen adam şehre giriş yapmalıdır buradan. Girerken de Yasin Şerifteki tasviri canlandırmalı; ‘bir adam girdi şehre koşarak…’ . Evet evet bir adamın şehre hakiki manada giriş yapabilmesi için o şehrin bir kapısı olmalıdır. Çöl ile medineyi ayırmalıdır bu kapı. Böyle bir kapıdır Dervaz-e Kuran.  Seyahatya-Siraz

Bizim isabetli hareketimizde olduğu gibi siz de buraya akşam vakti gidersiniz, gitmelisiniz. Gündüz vakitleri sadece bir şehrin girişi kapısıdır. halbuki akşam güneş elveda dedikten sonra daha fazlasını verir size.

İran’da parklara, yeşil alanlara ailecek gitmek çok yaygındır. Doluşurlar buldukları tüm güzel yerlere, yanlarında bazen nargileleri bazen piknik malzemeleri olarak. Özellikle eğer bir Cuma akşamıysa böyle yerlerde iğne atsanız yere düşmez. Ve hatırlıyorum o gün Şiraz Cuma Mescidinde cuma namazı kılınmıştı.

Eğer hazırlıksız gitmişseniz Dervaz-i Kur’an’a endişe etmenize gerek yok orada güzel kebapçılar da var, nargileciler de. O akşam,Hafız’ı ziyaret ettikten sonra Dervaz’ül Kur’an’da Kubide Kebaptan da yedik. Kubide bizim Adana kebabımızın bir benzeridir.  Lezzeti ise; biz ortadoğu insanı galiba biliyoruz bu işi…:) Yalnız eğer kebabın yanında pilav söylerseniz lütfen pilavın biraz az olmasını belirtin, yoksa çok fazla pilav getiriyorlar. İsraf olmasın yoksulluk çekiyor ekseri insaniyet.

Kebap sefamızdan sonra nargilelerimizi alıp biz de Dervaz’da kendimize bir yer bulduk, Şiraz’ı intizar edebileceğimiz bir yer… By Seyahatyacom

Nargilemizi yudumlarken yanımızdaki ailenin kızı nargile ateşini sallıyordu. Sonra fark ettim güzel bir cümbüşmüş… Bir zamanlar ateşi kutsal sayanların şehrinde bir kız çocuğu ateş ile dans ediyor. Şehrin bir dili olsa o kız çocuğuna anlatacağı çok masalı olurdu. Belki de vardır. Belki de odur bu dansın kaynağı. Evet bu şehirde ateş ile dans etmeli insan. Şehir öyle öğütlüyor çünkü.

Gecenin içlerine doğru zaman akarken insanlar eğlencelerine devam ediyorlardı Dervaz ul Kur’an’da. Biz tekrar şehrin içerisine dönmek için ayrıldık oradan.

Ayrılırken içimde güzel bir istek depreşti. Dervazul Kur’an’ın yanındaki küçük dağa çıkıp Şiraz şehrini en tepeden izlemek istiyordum. Ama olmadı. Ekip üşendik, vakit de geçti. Bir uktedir içimde bir dahaki sefere artık. Kısmetse tabi.

Şehrin merkezinde de bir şeyler olmuştu, belliydi. Evet şehrin en merkezi caddesinde çoğunluğu Afgan göçmenlerin yaptığı bir sokak pazarı kurulmuştu. Yine göçmen eşyalar satmaktaydılar; Afgan göçmenler Çin malı göçmen ürünler pazarlamaktaydılar. Kalabalık cadde boyunca yürüdük. Bazı Afganlarla sohbet ettik, hikayelerini dinledik. Malum sınır-kaçış hikayeleri…

Sonra otelimize döndük. Uyuduk. Gün döndü sabah oldu. Hayatının bir kısmını Şiraz’da geçirmekle müşerref olduk. Gurur  doldu içimize. Pencereye çıktım. Şiraz’a baktım. Kendiliğinden bir Ah çekmişim. O ah orada kaldı. yani bir yanım Şiraz’da artık.

Şiraz’daki ikinci günümüzde nerelere gittik;

Kerim Han Kalesi: dsc_0356

Şiraz’ın merkezindeki,  bir kaleden çok büyük duvarları olan bir binaya benzeyen bu tarihi eseri görmeye gittik. Kale hakkında ansiklopedik bilgi istiyorsanız;

  1. yüzyıl Zend Hanedanlığından kalma bir yapıdır. Tamamı tuğladan yapılma bir kaledir. Kalenin burçları ve duvarlarının bir kısmı gözle görülür bir şekilde eğridir. Dediğim gibi şehrin orta yerindeki bu yapı isminin aksine bir kale değil Kerim Khan’ın özel ikametgahı imiş. İçerisinde harika bir bahçe mevcut. Çeşit çeşit meyve ağaçlarıyla özellikle portakal ağaçlarıyla güzel Şiraz’ın ortasında başka bir cennettir. Kalenin içerisinde bahçeden başka, banyo, dinlenme odaları gibi başka mekanlar da mevcut. İçerisinde İran’ın bölgesel kıyafetlerinin ve kültürlerinin sergilendiği bir sergi salonu da mevcuttur. Duvar süslemelerine de ekstra artı not vermek gerekir.  img_7922

Şehrin merkezinde olduğu için bulunması kolaydır. Lakin eğer bulmakta zorlanırsanız, Arg-e Karim Khan diye sorarsanız size yardımcı olurlar.

Şiraz Dondurması: 

Gittiğimizde orada keşfettik; İran’da Şiraz dondurması meşhurmuş. Ve en güzel dondurmacılar da Kerim Han kalesinin arkasında baştan başa dondurmacıların olduğu sokaktadır. Ayrıca sıcaktan bunaldığınız zaman Şiraz’da oldukça sevilen Feluda‘yı da deneyebilirsiniz. Feluda (Farsça da Paluda denirken yabancılar Feluda diyorlar), nişasta ve buz karışımına limon suyu dökülerek yapılan bir tatlı. Bir çeşit dondurma da denebilir. Kesinlikle denenmelidir. Ferahlık verir. 71443059

Göçebe Qaşkay Aşiretleri:

İran’ın bir çok yerine yayılmış göçebe Kürt, Türk, Beluci aşiretler var. Her bir aşiretin kendine göre ayırt edici yönleri vardır. Her biri kıyafetleri ile, dokudukları kilimlerle bir diğerinden ayrılır. Mesela ilgilisi bir halının Kaşkay halısı mı Şekak halısı mı olduğunu çok rahat anlar. İran devleti de Türkiye’nin aynı durum karşısında sergilediği korkak tavrın aksine bu farklılıklarına sahip çıkmış ve sergilemiştir. Günümüzde İran’da bir çok müzede yerel kıyafetler, yerel zenginlikler çok rahatça sergileniyor. Mesela Kerim Han kalesinde İranın kadın kıyafetleri sergisi vardı. Bir kıyafetin tanıtımında ‘Horasan Kürt Kadını Kıyafeti’ yazarken, hemen yanında Azeri Şahseven kadınının kıyafeti duruyordu. Kelhor Kürtlerinin kıyafetleri (Kermanşah).  img_1921 Şiraz’dayken Kaşkay Türk göçebelerine dair şeyler de görme şansımız oldu. Orada olduğumuz günlerde Kerim Han kalesinin yanına Kaşkayların mahalli festival çadırı kurulmuştu. Bir şekilde Kaşkay kültürü tanıtılmaktaydı. Kaşkaylar Şiraz’a yakın yerlerde yaşayan yazları Kürt ve Lor aşiretleriyle beraber Zagros yaylalarına çıkan bir Türk boyudur. Dilleri tatlı bir Azeri versiyonudur.

Ben Kaşkayların avazlarına aşığım. Hossein Hamidi’nin Kaşkay türkülerinden oluşan albümünü haftalarca dinlediğimi hatırlıyorum. Eğer yazının tamamını okuyup bir de çayımı içerseniz size Hossein Haimidi’den bir Kaşkay avazı da dinletirim.

Şimdi Kaşkay çadırına giriyoruz. Meydanda kaşkay atıyla bir tur, kaşkay devesiyle 2 tur atıyoruz:  dsc_0458-2

Kerim Han şehrin merkezinde olduğu için ve otelimize yakın olduğu için şimdilik gidiyoruz ama yine geleceğiz, dondurmalardan tekrar yemeliyiz…

Sonraki dorağımız:

img_8069Vekil Pazarı:

Önceki gezi notlarımda bastıra bastıra söylediğim gibi İran’ın en güzel çarşısı Şiraz Çarşısı, yani Vekil Pazarı’dır. Aslında biz en kötü vakitte gitmiştik. Normal vakitlerde daha harikadır. Bir tatil gününe denk gelmişti bizimkisi, İranlıların tatil günü olan Cuma günüydü. O yüzden pek sakindi. Dükkanların bir kısmı kapalıydı.

Vekil Pazarı da kalede olduğu gibi Zend hanedanı kerim han döneminden kalmadır.  Pazar’ın içindeki bir hamam, Kerim Han’ın özel hamamı olarak yapılmış. Günümüzde geleneksel bir çay evi ve restoran haline dönüştürülmüş. Bu restoranda akşam yemekleri açık büfe olarak veriliyor ve Klasik İran müziğini içeren canlı müzik bulunuyor.

Şiraz çarşısından alınabilecek en güzel hediyelerden biri; Divan-e Hafız. Hep kütüphanemin en güzel yerlerinden birini işgal edecek.

dsc_0764

Çarşının o kadar sakin olmasının sebebi Cuma namazı vaktiydi.  Cuma mescidi de hemen çarşının yanındaydı. Daha önce anlatmış mıydım bilmiyorum İran’da Cuma namazları her şehirde sadece bir camide kılınıyor. Ve bu camiye Cuma mescidi deniyor. O gün Şiraz’da Cuma namazı kalabalığını görme şansımız da oldu. Cuma namazı sonrası Cuma mescidinin karşısındaki, Şiilerce önemli sayılan bir yapıya bakmamız tavsiye edildi.

Şah-e Çerağ Türbesi

Şiiliğin en önemli imamlarından İmam Rıza’nın (kabrini Meşhed‘de ziyaret ettiğimiz imam) öz kardeşi için yapılmış bir türbedir. ‘Çerağ’, ışık demektir Farsça’da. Böylece ismi ‘Işıkların şahı’ anlamındadır. İlginçtir türbe de ismiyle kaim olup içeri girdiğiniz kırık aynalarla yaptıkları dekor insana ışık huzmesi etkisi yapıyor. Türbenin iç duvarlarının tamamı binlerce kırık ayna ile süslenmiş. Kırık aynalarla süsleme İran’da çok yaygındır. Bu yapıyı görene kadar öteki örnekler hiç hoşuma gitmemişti. Ancak Şah-e Çerağ türbesinde çok uyumlu olmuş. img_7908Türbenin dış kubbesi Türkiye’de pek örneği olmayan genellikle İran ve Hindistan mimarisine özgü olan kubbedir.  İran camilerinin çoğunda bu kubbe şekli görülür.  Yapı bir ibadet mekanı olduğu için girişi ücretsizdir. Ancak fotoğraf çekme hususunda ve giyim kuşamda ihtimam gösterilmesi gerekir. kadınların türbenin içerisine girerken İranlılarınçador dediği siyah çarşaftan giymeleri gerekir.   Türbeden çıktığınız vakit türbenin geniş bahçesinde bir vakit oturup gelen Şii mezhebi inananlarını seyretmeniz etkileyici olur. Duygulanıp ağlayan insanlar göreceksiniz.  Çok mistik bir havadır. snc00013

Böylece İran geneline yayılmış İmam Rıza ailesinin büyük bir kısmını ziyaret etmiş oluyoruz. Galiba Şii inancının en önemli ritüellerini gerçekleştirmiş olduk.

Şimdi tekrar Vekil Pazarına dönüp aynı isimle var olan çok önemli bir camiyi göreceğiz:

Vekil Cami:

Cami hakkında Zafer Bozkaya’nın kitabından şöyle biraz teknik bilgi verelim;

1773 yılında Zend’li Kerim Han tarafından yapılmış olan bu cami, kralın ihtişam sergileme hevesinin bir ifadesi olmuştur. İran camilerindeki geleneksel dört eyvan yerine, burada çok güzel düzenlenmiş iki büyük avlu inşa edilmiş. İç avlu, harika çini işlemeli kameriye ve sundurmalarla çevrelenmiş. Caminin mihrab bölümü tamamen mozaik işlenmiş ve her biri tek parça taştan kesilmiş 48 sütunla desteklenmiş bir kubbenin altındadır. 

14 basamaklı ve tek parça bloktan yapılmış mermer mimber, iç düzenlemeyi tamamlıyor. Caminin 1773 yılında yapılmış olmasına karşın özellikle çiçek desenli çini işlemelerin çoğu daha sonra Kacar döneminde yapılmış. Cami, iki büyük depremi atlattıktan sonra halen ayakta kalabilmiş sağlam bir yapı olarak dikkati çekiyor. Camiye giriş için 1.500 Tümen ödemeniz gerekiyor. Hemen yanında Şiraz Bazaar (kapalı çarşı) var.  img_8059 Şimdi yazımı burada bırakıp size söz verdiğim Kaşkay müziğini dinleteceğim.

Ve beraberinde çaylar: Dinlerken sohbet de edebiliriz.

Not: Bundan sonraki yazılarımın mail olarak gelmesi için sitenin sağ üst köşesindeki kutucuğa mailinizi yazıp gelen maili onaylamanız gerekmektedir. Diğer İran notlarım içinse:

Seyahatya: İran Gezi Günlüğü

Şiraz’da uygun otel fiyatlarını buradan karşılaştırabilirsiniz.


Omer Dogan

Seyahatya.com sitesi yazarı. Şu an Güney Kore'de yaşıyor.

0 yorum

Cevapla