Sanki gezegenin bir köşesinde bir yer var, yahut bir kişi, ve şifre onda. Orada. Eğer ben O’nu bulursam, şifreyi çözmüş olacağım. Böylece döngü duracak gibi. Böylece bu sinir bozucu teselsül son bulacak. Hep bu yüzden gitmek istiyorum. a
Cetinje’nin tamamını gezmek için birkaç saatlik süre yeterli oldu. ‘Sonraki durak’ demek için otobüs terminaline gittim. Ancak şehrin girişinde yol çalışması olduğu için otobüslerin şehre giremediğini, dolayısıyla şehrin dışındaki kavşaktan yolcu aldıklarını söylediler. Bunu gelen öteki yolcular için de tekrar ediyorlardı. Etgar Keret’in öyküsü aklıma geldi. Biri haykırıyordu orada:
Otobüsler öldü, hepsi!
Elimde bavulum, şehirden çıktım. Koşmayarak. Yolda  bir üniversiteli kız eşlik etti bana, grafik sanatları öğrencisi. Mimariden, şehirlerden falan bahsettik. Sonra kavşağa varır varmaz gelen ilk arabaya el kaldırdı. “Podgoritsa” dedi. Kendi dilinde bir şeyler daha ekledi. Ve binip gitti. Ben de bir sonraki gelene el kaldırdım. Ama nereye gideceğimi bilemedim.
Sahi neredeydim ben, nereye gidiyordum. Arabanın camını indiren şoföre Karadağ’ın tüm sahil şehirlerini saydım: Kotor?!… Budva.!?… Herzeg Novi?! Perast. El kol hareketleriyle bir şeyler anlattı. Az ilerdeki köye gideceğini anladım. Bir sonraki gelen araç bir minibüstü. Önünde ‘Budva’ yazıyordu.
Bir sonraki gideceğim yere karar vermiş oldum böylece: Budva!
Cetinje’den bindiğim minübüs virajlı yollardan Güney’e, Akdeniz’e doğru süzüldü. Yaklaşık yarım saat sonra bir tepeden aniden önümüze Akdeniz gözüktü. Yüksek tepeden aşağı Akdeniz’e ve önündeki Budva şehrine virajlar çizen yoldan indik. Bu yoldan aşağı inerken Budva şehrini izlemek hoşuma gitti. Sonrası Budva.
Budva iki kısımdan oluşuyor; Old Town (Eski şehir) ve yeni kısım. Old Town denilen yer biraz Bodrum’u andıran, denizin içine doğru girmiş surlu bir yerleşim yeridir. Oldukça iyi muhafaza edilmiş bir açık hava müzesi gibi.
Bodrum, Kemer, Dubrovnik ve daha birçok tatil beldesiyle karşılaştırılması yapılmış.
Kumsal mevsimi olmadığı için çoğu yer bomboş. Sahilde bir sokak müzisyeni gitarı ile sanatını icra ediyor. Önüne bir kaç adet nar meyvesi vebir mektup bırakılmış. Mektupta neler yazıldığı beynimi kemiriyor. Oradan geçen birisi mi yazıp bıraktı acaba. Ben böyle bir şeye cesaret edebilir miydim. ?…
Oltasını denizin bağrına saplamış olan yaşlı amcanın yanına oturuyorum biraz. Konuşmuyoruz. Sonra kalkıp etrafı surlarla çevrili Eski Budva’ya giriyorum. Şehrin evleri, sokakları ve mimarisi ile büyüleniyorum. Sakin bir zamanda burayı gezdiğim için mutlu oluyorum. Sokaklar büyük oranda benim.
Güzel giyimli bir Slav kızı gözüküyor taş duvarlar arasında. Bir model gibi. Modelim olmasını teklif ediyorum. Gülümsüyor. Bu “Evet” manasına geliyor. Fotoğrafları çektikten sonra tekrar gülümseyerek kayboluyor Budva’nın dar sokakları arasında.
Ve ben de yeni Budva’dan başka bir liman bulmak için otobüs terminaline dönüyorum.
Budva’dan hatırda kalanlar:

 

Böylece gece hayatı ve eğlencesi ile meşhur Budva’yı farklı bir şekilde gezmiş oldum.

Öteki Karadağ Gezi Notlarım:

Karadağ Gezi Notları


Omer Dogan

Seyahatya.com sitesi yazarı. Şu an Güney Kore'de yaşıyor.

1 yorum

Leyla Aydın · 13 Temmuz 2016 22:56 tarihinde

Güzel bir yazı olmuş, isterseniz bu rehbere de göz atabilirsiniz
http://travellerpost.net/karadag-budva-gezilecek-yerler/

Leyla Aydın için bir cevap yazınCevabı iptal et