Kendinizi bir masaldaymış gibi hissettiğiniz bir yer, bir şehir var mı? Disneyland veya onun gibi bir şeyden bahsetmiyorum. Gerçek bir şehir veya kasaba soruyorum. Ona ulaşır ulaşmaz arkanızdaki herşeyi unutup kendinizi onun sokaklarında, kapılarında, pencerelerinde kaybedeceğiniz bir yer.
Henüz öyle bir yere sahip değilseniz size bir tavsiye vereyim: Karadağ’ın Kotor şehri. Tamamen farklı bir havası var buranın. Biraz masalsı, biraz mistik.DSC_0001
Etrafı surlarla kaplı bir yer. İçeriye motorlu araçlar girmiyor, giremiyor.  Bir de dar sokakları ve güzel mimarisiyle içerisinde gezerken sanki oyuncak bir evin içerisindeymişsiniz gibi hissedersiniz.
Arada bir çalan saat kulesinin çanı buranın dar sokaklarında inler. Eğer tarihi Kotor şehrinde geceliyorsanız bu çan sesi sabahın erken saatinde ürkütücü de olabilir.Haramilerin şehre baskınını yaşamış gibi irkilirsiniz. Sonra kediler…DSC_0009
Kediler şehriymiş burası.Bir kedi müzesi var burada. Artı bir karakedi sembolize eder buranın logosunu. Sokaklarında farklı farklı cinslerde kediler dolaşır. Köşeye sıkıştırdığım bir beyazın gözlerinin içine baktım, az kalsın hemşehri çıkıyorduk. İki gözü farklı renklerde idi. DSC_0270
Bence Kotor’a dair en güzel olan şey ise, şehri tepeden izlemek. Tarihi şehrin etrafını çevreleyen surlar şehrin arkasında dağa doğru yükselir. O surlara çıkıldığında Kotor şehri bir minyatür gibi önünüze serilir. Bir gün batımı veya gün doğumu vaktinde tadına doyum olmaz.
Bunların dışında Kotor’da Gezecek Yerler diye bir liste yapmak istemiyorum. Şehrin içerisindeki her binaya yürüyebilirsiniz.
Bir de güncemden bahsedeyim;
Önceki notumda da bahsettiğim gibi, Kotor’a Budva şehrinden bir minibüs ile ulaştım. Bilet fiyatı 2 € gibi bir rakamdı. Karadağ’da şehirler arası ulaşım hep böyle 2 € ile 5 €  arasında değişiyor.
Kotor’a vardığımda artık karanlık olmuştu. Ne bir otel rezervasyonu yapmıştım, ne de ucuz bir hostel adresi biliyordum. Öncelikle uygun bir hostel bulup dinlenmeliydim. Sonrasında etrafıma bakıp merede olduğuma karar verecektim. Otobüs durağından şehir merlezini sorarak biraz yürüdüm. 5 dakika kadar. Yüksekce bir kale duvarına vardım. Bir de taksiciler vardı önünde. Asıl şehrin ve aradığım hostellerin o duvarın arkasında olduğunu tahmin edememişim. (Halbuki daha önceden biraz dersimi çalışsaydım Kotor’un surlar arasında bir ‘old town’ olduğunu bilirdim). Herneyse ikinci hatayı yapıp nerede hostel bulacağımı bir taksiciye sordum. Yanlış! (Kural; Taksiciye soru sorma! Herşeyi biliyormuşsun havasında ol). Taksici önce beni oradan uzaklaştırıp kıytırık bir yerde bir hostel gösterdi. Sonra şöyle dedi; ” Ama daha iyi ve uygun bir yer var hadi seni oraya götüreyim”. İkinci yerin neresi olduğunu tahmin edin. Beni aldığı surun dibi. Neyse sesimi çıkarmadım. Surdan içeri girdik. İçerde farklı bir dünya varmış. Hostelin güzel olması da taksiciye olan kızgınlığımı dindirdi. Hostele yerleştim. Ertesi gün kalkıp bir Pekara’da börek ile kahvaltımı yaptıktan sonra şehri gezmeye başladım. Bir de Hong Kong’lu biri ile tanıştım orada. Birlikte gezdik etrafı. Kotor’da bir gece daha kaldıktan sonra ters yönlere gitmek üzere Hong Kong’lu arkadaşımdan ayrıldım. O Dubrovnik (Hırvatistan) tarafına, ben ise İşkodra (Arnavutluk) tarafına gidiyordum.
Böylece Karadağ’ın en güzel yeri Kotor’da iki güzel gün geçirip ayrıldım. Sonraki durak Stari Bar. Ama öncesinde küçük bir sahil kasabası Perast’a gidecektim.
Yol hikayem devam edecek. Takipte olun.

Öteki Karadağ Gezi Notlarım:

Karadağ Gezi Notları

 

Kotor’dan arta kalan birkaç fotoğraf:


Omer Dogan

Seyahatya.com sitesi yazarı. Şu an Güney Kore'de yaşıyor.

1 yorum

Serdar Cihan Cesur · 31 Ağustos 2017 15:38 tarihinde

Balkanlarda en sevdiğin yer neresi deseler düşünmeden Kotor derim. Çok güzel sevdiğim bir yer burası. Nişan fotoğraflarımızıda burda çektirmiştik 🙂

Cevapla