Merhaba, ben birşeftalibinşeftali, buraya sizi İran’ın en şık mekanlarından birine götürmek üzere davet edildim.

2015-02-11 08.38.37 1Herkes bir takım konularda iyidir derler ve ben de hemen bu bahanenin arkasına sığınarak seyahat yazılarında çok iyi olmadığımı söylemek istiyorum. Ancak fotoğraflarım ile bu eksikliğimi telafi edebileceğime inanıyorum.

Tahran’ın temiz, sakin bölgesi Tajrish’deki Parchak Cheese House’a (Khaneye Panir Parchak) gidiyoruz bugün.  Bir yıldır tutkunu olduğum ve ilk fırsatta gitmeyi planladığım bu mekana sonunda bir hafta kadar önce gitme fırsatı buldum.

Tahran’a kadar vardıysanız, buraya ulaşım çok basit; Tahran metrobüs hattından Tajrish yönüne gidenlere biniyorsunuz ve Hemasi istasyonunda inip biraz yukarı yürüyorsunuz. Otobüs hattı Tahran’ın en uzun ve en meşhur caddesi olan Valiasr üzerinde devam ediyor ve tarif ettiğim şekilde birkaç dakika yürüdükten sonra bu güzel mekan caddenin hemen sağ tarafında sizi karşılıyor.

Kapıyı açıp içeriye girdiğiniz an, özenle seçilmiş jazz müzik kulağınızdan girip beyninize “Tanrım, harika bir seçim yaptım!” mesajları iletiyor.2015-02-11 09.39.15 1

Yarıya kadar dantel perdeler ile süslenmiş büyük camları, beyaz duvarları, yukarıya uzanan merdiven ve yine beyaz ahşap takımların duvarlar ile uyumu, sağ bölümdeki saksılar ve diğer tüm küçük detaylar içeride sakinliğin ve muhteşem bir enerjinin bir arada bulunmasını sağlayacak şekilde düşünülmüş.

Bizi bizden alan bu güzel detayların arasından zor da olsa sıyrılarak hemen üst kata doğru yöneliyoruz, üst katı mekana göre biraz daha karanlık bulduğumdan ve bolca fotoğraf çekme isteğimden dolayı alt katta oturma kararı alıyoruz.

Masaya oturup uzun bir süre İranlı arkadaşım Pantea’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Pantea mimarlık bölümü öğrencisi ve yakın zamanda mezun olmak üzere, tanıdığım en samimi ve enerji dolu İranlılar’dan birisi.  Bana bu mekanın tasarımının ünlü tasarımcılar tarafından yapıldığını anlatıyor.2015-02-11 09.29.22 1

Uzun bir süre menüyü inceliyoruz, ne alacağımıza bir türlü karar veremiyoruz, çünkü aklımın büyük bir kısmında uzun süredir hayalini kurduğum peynir tahtası var ve diğer yanda da fotoğraflardan görüp yeme isteği uyandıran diğer lezzetler.

Mekanın isminin hakkını vermek adına peynir bölümüne yöneliyoruz. Dünyanın dört bir yanından iştah açıcı peynirler karşımızda duruyor ve nasıl bir seçim yapalım, aç gözlülüğümüzü nasıl gizleyelim diye uzun bir müddet konuşup duruyoruz. Peynir bölümünde bize yardımcı olan genç beyefendi ile birlikte ben ilk olarak koyun sütü ile yapılmış peynirler bölümünü sevmediğimden eliyor ve Hollanda yapımı peynirlerin olduğu bölüme doğru ilerliyorum, bize peynirleri tarif ederken iki önemli kelime geçiyor arada ve algılarım hemen o yönde toplanıyor;  portakal, fesleğen…2015-02-11 08.57.27 1Hemen kararımı vermiş bulunuyorum.

Masaya geçiyoruz ve içecek seçmek için tekrar menüleri alıyoruz elimize ancak ben büyük bir kararsızlık karmaşası yaratıyorum. Arkadaşlarıma sürekli içmek istediklerim ve fotoğraflarını çekmek istediklerimi anlatıyorum. En sonunda mekana en uygun içeceğin İran’ın muhteşem tazelikteki bitki çayları olduğuna karar veriyoruz. Pantea siyah çay alıyor, Hatice, zabane gav ismindeki mor bir çiçeğin yapraklarından yapılan bir çayı seçiyor ve ben de kuşburnu almaya karar veriyorum.

Çaylarımız büyük fincanlarda, üzerlerinde birer tabak ve İran’lıların çayı tatlandırmada kullandıkları nabat şekeri ile birlikte servis ediliyor. Şeker olarak çubuğa yapıştırılmış, işlem görmemiş şeker kristalleri kullanıyorlar. Bu şekilde zararlı olmuyormuş vücuda. Çubuk şekeri çay kaşığı gibi karıştırıyorsun.

Ben çayımı alır almaz hemen fotoğraf çekimlerine başlıyorum, cafedeki herkes beni izliyor, değiştirdiğim dekorlara birer birer yardımcı oluyorlar. Fotoğraf çekimi esnasında gazeteleri karıştırırken bir sayfada Erdoğan ve Gülen ikilisi hakkında bir habere denk geliyorum ancak siyasete büyük uzaklığımdan dolayı okumadan geçiyorum.  Bir süre geçiyor ve peynir tahtasının hazır olduğunu ve masamıza servis edildiğini görüyorum, arkadaşlarım ne yapacağımı çok iyi biliyorlar ve hazırlıklılar ki tahtayı alıp hemen bana uzatıyorlar ve ben bir süre daha çekimlere devam ediyorum. 2015-02-11 08.51.33 1

Sıra bu iç açıcı lezzetleri tatmaya geldiğinde inanılmaz heyecanlıyım. Önce çayımdan bir yudum alıyorum ve hemen şu soruyu soruyorum: “Tanrım bu hayatımda içtiğim en güzel kuşburnu çayı, peki bundan önce içtiklerim neydi?”

Gerçekten çayın tazeliği beni büyülüyor. Peynirlerden portakala aşık birisi olduğumdan ötürü, portakallı ve fesleğenli, domatesli gouda seçmiştim. Ancak yediğim peynirin portakaldan daha lezzetli tattığını hiç düşünmeden söyleyebilirim. Bu tanımı bir defasında da yediğim muzlu dondurmanın muzdan daha güzel tattığını söylemek için kullanmıştım ve her zaman arkasında duruyorum.2015-02-11 10.04.21 1

Bu güzel peynirlere sıcak ekmekler de eşlik ettiğinde onları tüketmek bir epey sürüyor.

Ödeme kısmında özellikle belirtmem gereken bir konu var, İran’da bir çok cafe faturadaki fiyatlara servis ekliyor ancak bunu menüdeki fiyatlara eklemiyorlar. O yüzden menüyü okurken dikkatli olun yahut garsonlara servisin menüye dahil edilip edilmediğini sorun. İran’da en çok servisi (toplam tutarın yaklaşık iki katı) Parchak’de ödememe rağmen fiyatlar yine de çok makbuldü.

Parchak hakkında yazılacak, anlatılacak, fotoğraflanacak daha bir çok detay olduğuna eminim ancak ben vakit kısıtlığından dolayı bir kez gitme şansı yakaladım. Klasiklerin dışına çıkmayı tutku edinenler için kesinlikle gidilmesi gereken bir mekan olarak not edin Parchak’i.

Mekan hakkında ve Iran hakkında detaylı sorularınız için benimle site üzerinden iletişim kurabilirsiniz veyahut sehribanu.turan@yahoo.com adresinden mail aracılığı ile ulaşabilirsiniz.

Sevgiler.

 

The following two tabs change content below.

lebkhand


2 yorum

Mammad Sh · 14 Şubat 2015 11:15 tarihinde

I don’t know Turkish but it seems an artistic view. The photos are really lovely in composition and theme of colour. As a one who lived in Tehran for 30 years I should say if I wanted to make a film from tehran or story which is happen in Tehran I will chose that colour pattern for shooting the film. Nice job.

Omer Dogan · 13 Şubat 2015 14:27 tarihinde

Seyahatya’nın yeni gezginine hoşgeldin diyorum. Başlangıç için harika bir yazı. Özellikle fotoğraflar çok sevimli. Daha önce Tahran’da bulunmama rağmen böylesine bir cafe betimlemesi sonrası bir daha Tahran’a gitme isteğim değreşti. Bir de:
Müzik… Böyle bir yerde çalan müziği biz de dinlemeliyiz. Veya hangi müzik çalsa güzel olur?… Ben nostaljik bir İran şarkısı çalsın istiyorum. Ramesh gibi. https://www.youtube.com/watch?v=GSaZjjikFSM&index=180

Omer Dogan için bir cevap yazınCevabı iptal et