Karadağ’daki son günümün sabahıydı. Bu bir dahaki sefere kadar olan ‘son’!?. Kotor’da kaldığım hostelde eşyalarımı toplayıp arkadaşlarla vedalaştım. Kotor’da kaldığım 3 gün içerisinde güzel arkadaşlar edinmiştim. Çoğu tabiki Uzak Doğu ülkelerinden. Onlar batıya doğru, Hırvatistan tarafına giderken ben önce Bar şehrine uğrayıp sonrasında da Arnavutluk’a geçecektim.
Otobüs terminalinden bir minibüse bindim. Bu minübüs Kotor’dan hareket edip Budva, Sveti Stefan gibi sahil şehirlerinden geçip Bar şehrine gidecekti. Bilet parası 3 Euro, mesafe 1 saat 20 dakika. Minübüsteki Avustralyalı çift sahil kasabası Sveti Stefan’a gidiyormuş. Bir an ben de orada inmek istedim, sonra vazgeçtim. Akşam Arnavutluk’a yetişmek istiyordum. devam ettik. Müzik kutumdaki Miroslav İlic şarkılarıını dinledim.
Minibüs ilerledi sağımızda Akdeniz’in edevamı Adriyatik, öteki tarafımızda Karadağ’a ismini veren dağlar. Ve bir süre sonra Bar şehrindeydim.
Bar şehri de Budva ve Kotor gibi iki kısımdan oluşuyor; Eski şehir (Stari Bar) ve yeni kısım ( Novi Bar).
Ben programımı sadece Stari Bar’ı görmek üzerine yaptım. Bunun için Bar’da minübüs terminalinde indikten sonra hemen terminalin önündeki duraktan başka bir otobüse binip Stari Bar’a gittim. Bu mesafe 5 veya 6 km kadardı. Ücret 50 cent. Süre 20 dakika.
Bir Osmanlı şehrine gelmiştim. Camileri ve sokakları ile öteki Karadağ şehirlerinden farklı olduğu ilk bakışta belli olan bir yer. Bar şehri ve özellikle Stari Bar çevresi Karadağ’da Müslüman nüfusun en yoğun olduğu yerlerden imiş. Buradaki sokak yapısı ve camilerin konumunu çok sevecen buldum.
Stari Bar’daki camilerden birisi Nakşibendi tekkesiymiş. Mürşitlerine intisap eden tarikat üyeleri burada, yere halka şeklinde serilmiş koyun postları üzerinde hatim ve diğer münacatlarını icra ediyorlarmış. Bunları tekkenin koruyuculuğunu yapan, ve de Türkçe konuşabilen Mehmet’ten öğreniyorum. Halen bu böyle devam ediyormuş.
Burada TİKA’nın yaptırdığı büyükçe bir modern cami de bulunuyor.
Bu şehirde bir de tarihi Osmanlı’dan önceye dayanan bir kısım vardır. Bu surlar içerisinde kalan şehir kalıntılarıdır. Roma ve Venedik dönemlerinden kalma kiliseler, evler ve saat kulesi ile doyurucu bir tarihi alandır. İçeride bolca nar ağacı bulunuyor. Şehir kalıntıları arasında yürürken düşünürsünüz, bir zamanlar burada birçok insan yaşardı, diye.
Açık konuşmak gerekirse Akşama kadar Arnavutluk’a geçmeye şartlanmam Bar şehrini güzel bir şekilde gezmeme engel oldu. Bu güzel yere bir daha gidip daha uzunca kalmak isterim.
Yeni Bar şehrine oranla dağın yamacında olan Stari Bar’dan ayrılıp tekrar Yeni Bar’a geldim. Saat 15;45. Arnavutluk sınırına en yakın şehir olan Ulcinj’e günün son arabası saat 16;00’daymış. Hiç beklemeden hareket ettik. Bilet 1.5 Euro. 40 dakika sonra Ulcinj’deydik.
Ulcinj denen yer öteki Karadağ şehirlerinden farklı gözüküyor. Bazı duvarlarda Arnavut milliyetçiliğinib sembolleri bulunuyor. Arnavutluk sınırındaki bu bölge büyük oranda Müslüman ve Arnavut imiş. Ama birkaç saat sonra asıl Arnavut topraklarında olacağım için Ulcinj ilgimi çekmedi.
Karanlık çökmeden önce Ulcinj’den Arnavutluk’un İşkodra şehrine gitmek üzere yola çıktık. Bilet fiyatı 6 Euro.
Kısa bir süre sonra sınır kapısına varıyoruz. Şoför pasaport ve kimlikleri toplayıp gidiyor. Sonra kimse pasaportların sahiplerinin doğru olup olmadığını kontrol etmeye gelmeden Arnavutluk’a giriş yapıyoruz.
Galiba bir ülkeye en kolay girişim bu olmuştu.
Böylece Karadağ’a da veda etmiş oldum.
Omer Dogan
Latest posts by Omer Dogan (see all)
- Cebu (Filipinler) Seyahat Rehberi - 29 Ocak 2023
- Cami Mimarisinde Kubbe ve Minare Artık Gereksiz mi? - 30 Eylül 2022
- Pandemi Sürecinde Yapılacak En Güzel Aktivite: Dağ Yürüyüşü (Seul’de Dağ Yürüyüşü için En Güzel 4 Rota) - 28 Kasım 2020
- Çocuğunuza Chopsticks ile Yemek Yedirmeniz için 4 Neden. Chopsticksin Faydaları - 25 Eylül 2020
- Endonezya Gezi Notları 2 – Dünyanın En Korkunç Yanardağlarına Sahip Bölge; Toba - 25 Aralık 2018
0 yorum