‘Bir mektup yazmak istiyordum,ama adres bilmiyordum.yani hiçbir adres bilmiyordum.Buna inanmazlardı,bunun için utanıyordum. Bana herhangi bir adres söyler misiniz? diyemezdim. Oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için. Bir zorluk daha vardı o zamanlar,şimdi de var,yani bir süre geçtiği halde kendi adresimi de bu mektupta yazma fikri beni düşündürüyor. Bu hikayemi,ekspres ya da posta treni artık-belki de yalnız belirli bir süre için-geçmediği halde,bir yolunu bularak okuyucularıma-artık alıcım kalmadı-iletebilsem bile,nerede bulunduğumu nasıl anlatacağım? Bu sorun da beni düşündürüyor. Ama gene de ona yazmak,hep onun için yazmak,ona durmadan anlatmak,nerede olduğumu bildirmek istiyorum. Ben buradayım sevgili okuyucum,sen neredesin?’DSC_0002Saraybosna-Mostar treni her sabah saat 6,51 de hareket ediyor. Saraybosna’da 5 gün boyunca kaldığım yerin tren istasyonuna bir hayli uzak olması da göz önüne alınırsa bu trene yetişmek için henüz gün aydınlanmadan dışarı çıkmam gerekiyordu. 5 gün önceydi.

Şimdi bu yazıyı bir Sırp kafe-barında yazıyorum. Saat sabahın erken bir saati. İçeride 3 yaşlı Sırp yüksek sesle bir şeyler tartışıyorlar. Slav dillerinin doğal tonu gereği de olabilir biraz gergin bir halleri var. Bu da benim bir kaç gün önce yaptığım tren seyahatimden bahsetmemi engelliyor. Oysaki güzellemeler yaparak bahsedecektim o yolculuktan. Saraybosna ve Mostar şehirleri arasındaki tren yolunun dünyanın en güzel manzaralı tren yollarından biri olduğunu söyleyecektim.

O sabah çok erken kalktım. Henüz müminlerin sabah namazına kalkmadığı bir vakitti. Tren istasyonuna nasıl vardığımı tam olarak hatırlamıyorum. Otobüs durağına yürürken boş arsaların olduğu bir alanda köpekler havlamıştı. Ama kavgada ısrarcı olmamışlardı. Sonra yoldan geçen araçlara otostop yaptığımı hatırlıyorum. Yoldan geçen arabalar gecenin o satinde caddede olan kişiye, bana itimat etmemiş olsalar gerek bir hayli yürütmüşlerdi.

Ve evet tren garına varmıştım. Tam da vaktinde. Mostar treninin hareket etmesine 10 dakika var. Biletimi alıp tren peronuna gittim. Beni Mostar’a götürecek trenin üzerinde TCDD yazıyordu. Uyku ile uyanıklık arasında olduğum o vakitlerde bu kısım bir rüya olmalıydı. Eskiden İstanbul’dan Konya’ya birçok kez tren ile gitmiştim. Oradan bilinçaltımı hareket ettiren bir rüya. Ama yolculuk bitip de trenden indiğimde de aynı yazıyı görünce rüya mı gerçek mi olduğunda biraz şüpheye düştüm. Hatta daha sonra birileri Türkiye İmparatorluğu’nun eski otobüs ve trenlerini imparatorluğun bu kenar eyaletine gönderdiğini söylemişti.

Kafedeki Sırpların sesleri kısıldı. Ve şimdi bir müzik sesi var içerde. Bir hayli aşinayım Slav müziğine. Hatta İran müziklerinden sonra en çok Balkan-Slav müziklerini dinlediğimi iddia edebilirim.

Ve manzara…

Saraybosna’dan Mostar’a tren ile seyahat etmek sadece 11 Boşnak Markı (yaklaşık 15 Türkiye Lirası)

 

Ve müzik:

Miroslav İlic – Piti il Nebiti

(Yazının başındaki alıntı: Oğuz Atay’ın Demiryolu Hikayecileri’nden)


Saraybosna Gezi Notlarım


Omer Dogan

Seyahatya.com sitesi yazarı. Şu an Güney Kore'de yaşıyor.

0 yorum

Cevapla