İbn-i Ahmer diye meşhûr Ebûbekir Muhammed bin Muâviye Endülüslü meşhur hadis âlimlerindendir.

Vücudunda çıban gibi bir yara çıkmıştı. Endülüs’de bunun devâsını bulamadı. Tabibler “Eğer büyür ve yayılırsa senin ölümüne sebep olur” dediler. Hemen şifasını aramak üzere doğuya doğru yola çıktı.

Bağdad’da kendisine bu hastalığa ancak Hind diyarında şifâ bulursun dediler. Oradan Hindistan’a gitti ve yerleşti. Meşhûr ve mâhir bir tabib ona:

“Seni tamamen iyileşip şifa bulduğunda bütün malını bana vermen şartı ile tedavi ederim” dedi: Razı oldu. Tabib onu tedavi etti.

İyileştikten sonra tabibi evine davet etti, bütün malını ona arzedip:

“İşte şartın gereğini yapıyorum” dedi. Tabib:

“Ben bunları alınca senin gönlün hoş olacak mı?” deyince:

“Vallâhi olacak” dedi. Tabib:

“Vallahi, seni malından mahrum bırakmayacağım” dedi ve -gönlü hoş olsun diye- beğendiği bir eşyayı aldı. Sonra:

“Ben seni tecrübe ettim, senin kendine verdiğin kıymeti ölçtüm. Eğer razı olmasaydın, bütün malını alıncaya kadar seni tedavi etmezdim. Tedavi olmasaydın da ölürdün. Zira yara öldürücü derecede ilerlemişti” dedi.

İbn-i Ahmer Hindistan’dan ayrıldı ve yine ilim öğrenip öğretmeye ve hadîs rivâyetine devam ederek Endülüs’e döndü. Bu seferi ona ilim bakımından çok bereketli oldu, bu sebeple pek çok ilimler öğrendi. Büyük âlimler ondan hadîs rivâyet ettiler.(Cezvetü’l-Muktebes isimli eserden)

The following two tabs change content below.

Editör

Seyahatya.com iletişim için email adresi: seyahatya@gmail.com
Kategoriler: Blog

Editör

Seyahatya.com iletişim için email adresi: seyahatya@gmail.com

0 yorum

Cevapla