İsfahan’ı ve İsfahan’da gezilecek yerleri anlatmaya devam ediyorum:

İmam Meydanı (Veya Şah Meydanı) : Ve İran’ın sembolü olan yer; Meydan-e Emam. İsmi devrim sonrası değiştirilen bu meydan İran’ın en ünlü yeridir. Devrimden önceki ismi Şah Meydanı imiş. Bir diğre ismi ise  Nakş-ı Cihan Meydanı’dır. Bu meydan ve buradaki yapıların çoğu  Şah Abbas zamanında yapılmıştır.

Şah Abbas demişken, şehirler ve Şahlar karşılaştırmamızı da eklemiş olayım;

Meşhed Nadir Şah ile özdeşleşmiştir. Şiraz  Kerim Han ile özdeşleşmiştir. İsfahan ise Şah Abbas ile özdeşleşmiştir…. Şehrin üzerinde etkisi çoktur Şah Abbas’ın.

İsfahan’ın en merkezi yeri sayılan bu meydan her mevsim büyük bir turist akınına uğrar. DSC_0366Bu Meydana İsfahan’da kaldığımız süre içerisinde üç defa gittik. Günün her vakti faklı güzel bir meydan. Eğer giderseniz siz de tam bir 24 saati bu meydanda geçirmeyi planlayın. DSC_0451Biz İsfahan’a vardığımızda ilk olarak otelimize yerleştik, tabi otelimizin bu meydana yakın olmasını özellikle planlayarak tuttuk. Meydana 10 dk. yürüme mesafesindeydi. Eşyalarımızı otele bırakıp hemen meydanı gündüz gözüyle görmek için çıktık. Gündüz sıcak vakitlerde pek sakin olur meydan. Gezeceğimiz iç mekanları gündüz gezdik, ama meydanın tadını sonra çıkarmak için geri döndük.  DSC_0048 (2)
Ancak biz meydanın geceki halini merak ediyorduk.

Bu sebeple akşam olduğunda tekrar Nakş-ı Cihan Meydanına gittik… DSC_0063Akşam güneş battıktan sonra İsfahan’lılar bu meydana doluşur. Yine İran geleneği olarak aileler bohçalarını, nargilelerini (orada kalyon derler) alıp gelirler… Meydan inanılmaz büyüktür. Herkese yer vardır bu meydanda. İnanılmaz hoş bir akşam vakti geçirdik orada. DSC_0086Ve meydanı o kadar çok sevdik ki tuhaf bir istek depreşti içimizde, karar verdik o gece meydanda sabahlayacaktık… Ve öyle de yaptık. Yapmalısınız siz de. Geceleri daha da farklı olur meydan. Aileler yavaş yavaş dağılır evlerine sonra sanki dünyanın merkezinde huşu içinde kalmış gibi hissedersiniz… havuzun suyu ve yapılara vuran ışıklar adeta görsel şov yapar geceleri…. DSC_0087

Daha önce ucuz seyahat etmek için karton otel yapmaktan bahsetmiştim. Bu tekniğimizi daha da geliştirdiğimiz yer işte bu meydan oldu. Bu meydanda geceleyen başka insanlar da vardı. Ve onlar duruma bakılırsa pek tecrübeli idiler. Biz sonradan fark ettik aslında nasıl yapılması gerektiğini. Gecenin ilk saatleriydi henüz hava sıcaktı. Serdik örtülerimizi çimlere, uyumaya başladık. Sonra gecenin bir vakti çimlerde üşüdüğümüzü fark ettik. Ve kalkıp etrafımıza baktığımızda bizden başka kimsenin çimlerde uyumadığını fark ettik. İnsanların hepsi asırlık mimari taşların üzerine uzanmış uyuyorlardı. Ve biz Karton Otel tekniğimize bir not daha ekledik:

Çimler canlı olmaları hasebiyle ısı değişimleri çok hızlı olur. Çimlere uyuduğunuz vakit gece çok üşüyebilirsiniz. Taşa yatmak daha uygundur. Taş gibi katı cisimler gündüz güneşten topladıkları ısı ile gece sizi ısıtmaya çalışırlar. Bu hakikati İsfahan şehrinin meşhur İmam Meydanında keşfettik. Oradaki diğer Karton Otel konuklarından. DSC_0049 (2)

Sabah karışık seslerle uyandık.Dinlediğimde bizim karton otel komşularımızdan birisi bizi uyandırmak isteyen görevliye Farsça şöyle diyordu;

‘Onlara karışmayın, onlar misafir…’ o an çok değişik hissettim. Biraz komik, biraz müteşekkir… Bu arada bu derece güvenli bir ülkedir İran…

Ve sabah saatlerinde aşağıdaki gibidir Nakş-ı Cihan Meydanı: IMG_8191DSC_0355Mescid-i İmam:  Meydanın isminde olduğu gibi meydanın bir köşesinde duran bu caminin de ismi devrim sonrasında değiştirilmiş. Eski ismi Şah Camii imiş. Meydanın Güney tarafına düşmektedir. Bu camii 17. yy’da Şah Abbas tarafından yaptırılmış bir camidir. DSC_0437Mescidin her tarafı İsfahan’ın sembolü haline gelen mavi çinilerle kaplıdır. Gecenin karanlığında yansıyan ışıklar ile Güneşin yönüne göre kıbleyi gösteren estetik güzelliği doruğa ulaşıyor camiinin. DSC_0044İç yapıda muhteşem bir akustik var. Küçük bir ses dahi büyük bir yankı bulmakta. Kubbenin tam altında bir kağıt hışırtısı bile hoparlörden çıkmış gibi duyulabiliyor.

Bunu anlamak için youtube’dan bulduğum şu videoyu izleyin:

Ancak ben çaktırmadan bir Mimar Sinan övgüsü yapacağım burada. Mescid-i İmam’da yankılanan sesi duyabilmek için kubbenin tam altına gitmek gerekir. Orada fısıldasanız bile büyük bir yankı kulaklarınızı titretir. Ancak bu yankı  caminin öteki yerlerine aynı şekilde yayılmaz. Halbuki Mimar Sinan’ın Süleymaniyesi’nde durum daha da profesyonelcedir. Bu yankı caminin her tarafına aynı etki ile aktarılır.

DSC_0060Şeyh Lütfullah Camii (Sheikh Lotfollah Mosque): İmam Meydanındaki bir diğer önemli yapı Şeyh Lütfullah Camii’dir. İmam Camii ile aynı dönemde yapılmıştır. Meydanın doğu köşesinde bulunan bu mescidi I. Şah Abbas, Lübnanlı islam alimi ve kayınpederi Şeyh Lütfullah için yaptırmıştır. İlk yapıldığında mescid olarak değil dini sohbetler, dersler ve kişisel ibadet amacı güdüldüğünden minareleri yoktu. Burada İmam Mescidinden daha güzel fakat daha sade bir estetik yapı görülür. (Zafer Bozkaya) DSC_0056 (2) Hem içeriden, hem dışarıdan çok ihtişamlıdır bu kubbe.  DSC_0329 Caminin en büyük ve merkezi kubbesinin iç bezemeleri,Safevi hanedanın ihtişamını yansıtmaktadır. DSC_0334 Bezemelerin ihtişamı yanında kubbeye geçişte de çok başarılı bir mimari eserdir…

Ali Gapu Sarayı (Kakh-e Ali Qapu) : Meydan’da Şeyh Lütfullah Camii’nin tam karşısına düşen yapıdır. Yüksek yapısıyla meydana hakim durumdadır. Kraliyet ailesi, bu saraydan meydandaki faaliyetleri, şenlikleri izlerdi. Özellikle İran sultanlarının buradan polo oyunlarını izledikleri bilinir.Yüksek balkona çıkarsanız meydanın genel görünüşünü görebilirsiniz. Arka tarafta bulunan odalardaki dekorasyon da görmeye değer. DSC_0093 Merak ediyorum acaba Taksim’deki topçu kışlası da yıkılmasaydı bu meydana benzer bir güzellikte olur muydu. Çünkü biliyorum ki Topçu Kışlası’nda da at polo oyunları yapılırmış. Ve büyükçe bir meydana sahipmiş…

Bu arada Ali Qapu’da sessizce meydanın ihtişamını seyrederken bir adam yaklaştı yanıma. Sükutumu bozdu, konuşmaya başladık. Başta İngilizce konuştu. Sonra Farsça bildiğimi, daha rahat konuşacaksa Farsça konuşmasını istedim. Ve uzunca bir muhabbet ettik. Bir tarihçiydi. Birlikte bütün ortak tarihimizi karşılaştırdık, irdeledik. O anlattı, ben anlattım. En sonunda şöyle bir tesbpitle bitirdik muhabbetimizi:

Osmanlı mimarisi Ayasofya üzerine, yani Bizans mimarisi üzerine kurulmuştur. İran mimarisi ise, Sasani mirası üzerine inşa edilmiştir. İkisinin de güzel örtüsü İslam’dır…

Ve bu lafları ederken aşağıdaki fotoğrafı çekmek için karşıya, şeyh Lütfullah Camii’ne bakıyorum: DSC_0359Fısıltı İleten Mekan: Ali Qapu’dan bahsetmişken Ali Qapu’nun altındaki bir mekandan da bahsetmeliyim. Buranın isminin ne olduğunu hatırlayamıyorum. Dolayısıyla kendim bir isim koydum; Fısıltı ileten mekan. Çok ilginç bir yer burası. Hikmetini bilmeden içeri girdik. Mimarisini inceliyordum, sonra iki kişi girdi bu mekana; bir erkek bir kız. Her biri mekanın bir köşesine gittiler. Kafalarını duvarın dibine koyup bir şeyler yapmaya başladılar. Çok şaşırdım. En son dayanamayıp yanlarına gittim, ne yaptıklarını sual ettim. Meğer bu mekanın karşılıklı iki köşesi arasında ses iletimi oluyormuş. Onu deniyorlarmış… Biz de yaptık. Odada en köşeye büzülüp fısıldıyorsun ve senin sesini sadece mekanın öteki köşesindeki arkadaşın duyuyor. Ses yapının kuppesince iletiliyor.  DSC_0154Ayrıca estetik olarak da pek hoş bir mekandır burası. DSC_0155

Çehel Soton (40 sütun) Sarayı Yine Nakş-ı Cihan Meydanı yakınında bulunan bir diğer önemli eser Çehel Soton Sarayıdır. Ali Gapu sarayının arkasında yer alır. Bu yapının yanında da büyükçe bir park bulunur. ‘Çehel’  Kürtçe ve Farsça’da 40 demektir.  Halbuki bu yapının 20 tane sütunu vardır. Ancak sarayın önündeki havuza bu 20 sütunun görüntüsü yansıyınca oplam 40 sütun olmuş olur. Böylece, ünlü matematikçi Dövlet Poxçeli’nin dediği gibi 40  eder!!!

Şimdi buyurun fotoğraflar eşliğinde gezelim…. DSC_0167 (2)Sarayın narin sütunları ahşaptandır.DSC_0171 (2)Çehel Sütun Sarayı safevi şahı Şah Abbas tarafından  içine Çehel Sütün’u da alan geniş bir saray ve botanik bahçeler kompleksi şeklinde inşa ettirilmiştir.  Büyük bir havuzun sonunda, bir parkın ortasında yer alan saray Şah I. Abbas tarafından, şahın eğlencesi ve kabul törenlerinde kullanılmak amacıyla yaptırılmıştır. Nitekim I. Şah Abbas ve ardılları mevkî sahibi kişileri ve elçileri bu sarayda, ya sarayın terasında ya da kabul salonlarında kabul etmişlerdir. DSC_0192Bu saray ahşabın ihtişamıdır. Ahşaptan kurulu bir cennet sarayıdır… DSC_0373 Çehel Sütun Sarayı yapısından başka içindeki süslemeleri açısından da görkemlidir.DSC_0380Sarayın içinde arka merdivenlerden çıkarken şöyle bir mekan görürsünüz. İnsanın bu yeri kıyafet yapıp giyesi geliyor:  DSC_0385Çehel Sütun Sarayı sütun başlıkları ve sarayın tavanı: DSC_0400 Saray seramik üzerine fresk ve tablolarla süslenmiş; zaman içerisinde sarayın seramik panellerinden birçoğu yerinden çıkarılmış ve Batı’daki büyük müzelerin koleksiyonuna dâhil olmuştur. Bu seramik fresk ve tablolar belirli tarihsel olayları betimlemektedir.DSC_0152 (2)Bu tarihsel olaylardan bazısı şunlardır: 1646 yılında gerçekleşen Özbek Kralı için yapılan bir resepsiyon, 1611 yılında Buhara Emiri onuruna yapılan bir şölen, 1514’de Osmanlı Sultanı I. Selim ile yapılan Çaldıran Savaşı gibi…  DSC_0139 (2)Çaldıran muharebesinin tasvir edildiği büyükçe bir resim var bu sarayda. Bu duvar resminde, sağ tarafta Osmanlı ordusu bulunmakta, solda ise Safevi ordusu. Son yıllarda tartışılan meşhur Yavuz portresinin Yavuz Sultan Selim’e ait olmadığı buradaki tasvire bakarak da kanıtlanabilir. Bu resimde Sultan Selim bildiğimizin tersine gayet gür sakalıyla ordusunun önünde yer almakta. Resmin altında bu tarihi olaya dair notta şöyle yazmakta; Safevi ordusu mühimmat eksikliği yüzünden yenilmiştir.  DSC_0138 (2)

DSC_0143 (2)

DSC_0144 (2)

İsfahan seyahatimiz güzel bir fotoğraf arşivi yapmama vesile oldu. İçlerinden seçip buraya koydum. Ancak umarım izinsiz kullanan olmaz.

Neyse devam ediyoruz görsel yolculuğumuza:DSC_0153 (2)

Tarihsel olayları betimleyenlerin yanı sıra, içeriği pek tarihsel olmayan, geleneksel minyatür tarzında yapılmış daha estetik kompozisyonlar da bulunmaktadır. (Alıntı: Vikipedia)

Ah güzellikler ülkesi, ah…  DSC_0086 (2)Biraz daha fotoğraf şov yapayım mı: DSC_0140 (2)Son olarak Çehel Sütun Sarayından şöyle bir şey görelim ve gezimize devam edelim: DSC_0166 (2)Kağ-e Seda (Music Palace): Nakş-Cihan Meydanı kompleksi içerisinde anlatacağım son yer de bir Müzik Sarayı. Ali Qapu sarayı içerisinde bir odadır bu. Müthiş bir akustiği var bu mekanın. Çok güzel de süslemeleri. DSC_0391DSC_0397

İsfahan gezi notları devam edecek…

Not: Bundan sonraki yazılarımın mail olarak gelmesi için sitenin sağ üst köşesindeki kutucuğa mailinizi yazıp gelen maili onaylamanız gerekmektedir. Diğer İran notlarım içinse:

Seyahatya: İran Gezi Günlüğü

İsfahan’da uygun otel fiyatlarını buradan karşılaştırabilirsiniz.

 


Omer Dogan

Seyahatya.com sitesi yazarı. Şu an Güney Kore'de yaşıyor.

0 yorum

Cevapla