Seul’de Görülecek Yerler: Gyeongbok- Gung Sarayı

‘Gung’ kelimesi Korecede ‘saray’ anlamına gelmektedir, bu sebeple ‘Gyeonbok Sarayı’ demek de doğru olur. Gyeongbok-Gung büyükçe bir alana yayılmış bir saray kompleksidir. Bu saray komleksi Seoul’de görülmesi gereken en önemli yerlerinden birisidir. İhtişamıyla Seul’deki diğer sarayları gölgede bırakıyor. Kore’ye geldiğimizde gittiğimiz ilk yerlerden birisi olmuştu. Üniversite tarafından yüksek lisans programımızdaki tüm arkadaşlar birlikte gitmiştik. Kültürlerini buradan başlayarak tanıtıyorlar ki ilk buraya götürdüler.Bu bir 14. yüzyıl sarayıdır. Kore yarımadasında 500 sene hüküm süren Cusan Hanlığının ilk saraylarındandır. Cusan (Juseon) Hanedanlığı hükümdarlığını kurduğunda 5 adet saray kurmuş. Ve bu 5 saraydan birisi de bu saraydır. Aslında bir saraydan öte içerisinde çeşitli yapıların olduğu bir komplekstir burası. Saray komleksinde dıştan içeri doğru gittiğinizde yukarıdaki kapının benzeri birkaç kapıdan geçersiniz. Ben bu kapıların fazla birbirinden farklı olduklarını düşünmüyorum. Bu cihetten aynı şeyin tekrar edilmesi eleştirilebilinir. Komleks içindeki yapılar hakkında bilgiye vikipedia‘dan bakabilirsiniz. Doğu mimarisinin o heybetli çatı mimarisi vurgusu burada doruk noktasına çıkıyor. Çatının ihtişamı müthiş bir seyir zevki veriyor.Hatta şöyleki çatı mimarisindeki o heybet öteki elemanları gölgede bırakıyor. Zihninizde çatının resmi kalıyor.Güney Kore’de tarihi mekanlarında hayvan figürlerine çokça rastlanıyor. Bu hayvan figürlerinin her bireri bir anlam taşıyor. Bazıları da takvimlerindeki hayvanlarıdır. Yukarıdaki görüntüde çatının tepe noktasına konmuş hayvan figürleri ilginç bir görüntü oluşturuyor.

Sadece tepe noktalara değil, boş buldukları her yere hayvan figürü yerleştirivermişler.

Bu hayvanlardan birisi de Haechi’dir. Haechi bir mitolojik hayvandır Kore kültüründe. Günümüzde de özellikle Seul Belediyesi bu hayvanı sembol olarak kullanıyor. Otobüs duraklarında, yolda yolakta ‘Haechi Seoul’ yazısıyla beraber tasvirine sıkça rastlanır… Hayvan fgürleriyle fazla meşgul olmadan buyurun içerlere geçelim. Tarihi Kore mimarisi genellikle ahşap yoğunluklu bir mimaridir. Sütun ve çatı elemanları ekseriye ahşaptır. Sütunlar pek sadedir. Batı mimarisinin aksine sütun başlığı, sütun altlığı önemli bir mimari öğesi değildir. Sadece işlevsel olarak hissedilir. Sonra başınızı kaldırıp yukarı bakarsınız ve görsel şov içerisinde kaybolursunuz. Çatı süslemeleri harikuladedir. Bu ihtişamı belki geleneksel kıyafetleriyle dans eden Afrikalı bir kıza benzetirsiniz. Gökyüzünün altında bu renkli cümbüş öylesine dans eder. Siz de bakakalırsınız. Veya kanatlarını açmış bir tavus kuşu olarak hayal edin bu görsel şovu. Bu resmi Facebook sayfamda paylaştığımda bir arkadaşım öyle yorumlamıştı. Evet bu bir tavus kuşudur. Ve yezidilerin tapınakları da böyle olmalıdır. Tıpkı kutsal saydıkları tavus kuşları gibi… Arka planda son yüzyılın çirkin kalıntıları gözüküyor, pek çirkinler. Ama ne derece engelleyebilirler ki bu görsel şovu. Çatıdaki renkli süslemeler duvarlarda da devam ediyor…. Renkli süslemeler sadece dış mekanla da sınırlı değil; iç mekanda da aynı ölçüde renkli görsellik devam ediyor. Yorulduysak kendimize şöyle bir köşe bulup dinlenelim biraz.Kore dizisi izliyorsanız oradaki mekanları düşünün bu arada. Öyle bir yer işte…. Ve kapı… Hayır ondan daha sonra bahsedeceğim, şimdilik sadece şu basamağa oturup dinlenin.